Kişilik Bozukluğu
Kişilik Bozukluğu

Kişilik Bozukluğu

Kişilik Bozukluğu Nedir?

Kişilik Nedir?

Kişilik, bireyin kendine özgü düşünme, hissetme ve davranma biçimidir. Kişiliğimiz, çevreyle olan ilişkilerimizi, kendimize dair algılarımızı ve olaylara verdiğimiz tepkileri belirler. Genel olarak iki bileşene ayrılır:

  • Mizaç (Huy): Daha çok doğuştan gelen, biyolojik ve genetik özelliklerimize dayalı eğilimleri tanımlar.

  • Karakter: Yaşam boyunca çevreyle kurduğumuz ilişkiler, deneyimler ve öğrenmeler yoluyla şekillenen yönümüzdür.

Farklı kuramlar kişiliği farklı şekillerde tanımlamıştır. Hipokrat’tan günümüze kadar birçok yaklaşım geliştirilmiş; Jung, Cloninger, Eysenck gibi araştırmacılar kişilik yapısını çeşitli boyutlarda açıklamaya çalışmıştır. Bu kuramlara başka yazılarda değinilecektir.

Kişilik Bozukluğu Nedir?

Kişilik bozukluğu, bireyin uzun süredir devam eden, esnek olmayan ve işlevselliği bozan düşünce, duygu ve davranış örüntülerine sahip olmasıdır. Bu örüntüler kişinin iş, okul, aile ve sosyal yaşamında belirgin sıkıntılara ya da işlev kaybına yol açabilir.

Kişilik bozuklukları, yalnızca tek bir alanda değil; kişinin yaşamının birçok yönünde (ilişkiler, mesleki hayat, kendilik algısı gibi) kendini gösterir. Bu durum çocukluk ya da ergenlik döneminde başlar ve erişkinlikte belirgin hale gelir.

Kişilik Bozuklukları Ne Kadar Yaygındır?

Toplumda kişilik bozukluklarının görülme sıklığı farklı çalışmalarda değişiklik göstermekle birlikte genel yetişkin nüfusta %10 ile %15 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Klinik başvurular arasında ise bu oran daha yüksektir; özellikle psikiyatrik servislerde yatan hastalar arasında kişilik bozukluğu tanısı alanların oranı %30’a kadar çıkabilmektedir.

Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Kişilik bozukluğu tanısı koymak, tanımını yapmaktan daha zordur. Çünkü sağlıklı kişilik özellikleri ile kişilik bozukluğu arasındaki sınırlar her zaman net değildir. Çoğu insan zaman zaman bazı kişilik bozukluklarına özgü davranışlar sergileyebilir. Ancak bu, kişilik bozukluğu tanısı aldığı anlamına gelmez.

Kişilik bozukluklarında yaygın olarak görülen bazı ortak özellikler şunlardır:

  • Esneklik eksikliği: Kişi, işlevsiz davranışlarını tekrarlar ve olumsuz sonuçlara rağmen bu tutumlarını değiştirmekte zorlanır.

  • Toplumsal normlardan sapma: Düşünce biçimleri, duygusal tepkiler, dürtü kontrolü ya da kişiler arası ilişkiler toplumun genel kabul gören ölçütlerinden belirgin biçimde farklıdır.

  • Erken başlangıç: Bu özellikler genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde başlar ve zamanla kalıcı hale gelir.

  • Toplumsal işlevsellikte bozulma: İş, okul, aile ya da sosyal ortamlarda çatışmalara ve zorluklara yol açar.

  • Benlikle uyumluluk: Bu özellikler kişinin kendisine yabancı gelmez; kişi genellikle bu tutumlarını değiştirme ihtiyacı hissetmez (bu durum “ego-sintonik” olarak tanımlanır).

  • Alloplastik uyum: Toplum içinde, iş yaşamında belirgin sıkıntıya, çatışmaya yol açması ve çevresini kendisine uydurmaya çalışması

Bu özellikler, kişinin yaşam kalitesini olduğu kadar çevresiyle olan ilişkilerini de olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle kişilik bozuklukları bireysel bir durum olmanın ötesinde sosyal bir boyut da taşır.

Kişilik Bozukluğu Neden Olur?

Kişilik bozukluklarının ortaya çıkmasında hem biyolojik hem de çevresel birçok etken rol oynar. Bu etkenler birbirini tamamlar niteliktedir; tek başına bir neden kişilik bozukluğuna yol açmaz. Aşağıda en sık üzerinde durulan bazı risk faktörleri yer almaktadır:

Kalıtsal Etkenler

Araştırmalar, kişilik özelliklerinin yaklaşık %45–50 oranında kalıtsal olduğunu göstermektedir. Özellikle antisosyal ve şizotipal kişilik bozukluklarında genetik yatkınlık daha belirgindir. Ancak genetik risk, çevresel faktörlerle birleşmediği sürece tek başına belirleyici değildir.

Beyin ve Biyolojik Yapı

Kişilikle ilişkili bazı beyin bölgelerinde (örneğin duyguları düzenleyen ya da dürtü kontrolünden sorumlu alanlarda) farklılıklar gözlenmiştir. Dopamin ve noradrenalin gibi nörotransmitter sistemleri ile hormon düzeyleri (örneğin testosteron) kişilik özelliklerini etkileyebilir.

Fiziksel Gelişim ve Sağlık

Doğum öncesi dönemde yaşanan sorunlar, çocukluk çağındaki uzun süreli hastalıklar veya bedensel travmalar, doğrudan sinir sistemini etkilemese bile kişilik gelişimini dolaylı olarak etkileyebilir.

Çevresel ve Psikososyal Faktörler

Erken çocukluk döneminde yaşanan olumsuz yaşam deneyimleri –örneğin duygusal ihmal, aşırı eleştirel ya da ilgisiz ebeveyn tutumu, istismar gibi travmatik olaylar– bazı kişilik özelliklerinin kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Ancak her travmatik yaşantı kişilik bozukluğu ile sonuçlanmaz. Hatta bazen kişiliğin güçlü yanları çocukluk ya da yetişkinlikte baş edilen bir örseleyici olay, kişi ya da durumla baş edilmesi sonucu ortaya çıkar.  Çocuğun psikolojik dayanıklılığı, destek sistemleri ve gelişimsel çevresi bu süreci önemli ölçüde şekillendirir.

Kişilik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konur?

Kişilik bozukluklarının tanısı, genellikle ayrıntılı bir klinik değerlendirme ile konur. Bu değerlendirme; kişinin yaşam boyu sergilediği davranış örüntülerini, olaylara verdiği tepkileri, düşünce biçimini, duygularını ve kişiler arası ilişkilerini anlamaya yönelik olarak yapılır. Tanı süreci, psikiyatrist veya klinik psikolog tarafından yürütülür. Temel yaklaşım ve değerlendirmeler aşağıda verilmekle birlikte, en önemli kriter kişiliğin içinde tekrarlayan davranış paternlerinin olması ve bunların iş, okul ya da sosyal hayatında işlevsellikte azalma ya da kayıplara yol açmasıdır.

Tanı Koymada Temel Yaklaşımlar

  • DSM-5 Kriterleri: Psikiyatrik tanıların sınıflandırıldığı DSM-5 sisteminde, kişilik bozuklukları için belirli tanı kriterleri tanımlanmıştır. Bu kriterler, davranış örüntülerinin kalıcı, esnek olmayan ve işlevselliği bozacak düzeyde olması gibi ölçütleri içerir.

  • Psikanalitik Bakış Açısı: Psikanalitik kuram, bireyin bilinçdışı süreçlerini ve savunma mekanizmalarını anlamaya çalışır. Özellikle olgunlaşmamış savunmaların (örneğin yansıtma, bölme, idealize etme) varlığı, kişilik bozukluklarının değerlendirilmesinde yol gösterici olabilir.

Değerlendirme Araçları

Tanıyı desteklemek ve kişilik yapısı hakkında daha fazla bilgi edinmek için çeşitli psikometrik testler ve envanterler kullanılabilir:

  • SCID-5-PD (Yapılandırılmış Klinik Görüşme): DSM-5’e dayalı, kişilik bozukluklarını değerlendirmeye yönelik yapılandırılmış bir görüşme aracıdır.

  • MMPI (Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri): Kişilik özelliklerini ve olası psikopatolojileri ölçen kapsamlı bir testtir.

  • Mizaç ve Karakter Envanteri (TCI): Cloninger tarafından geliştirilmiş, kişilik özelliklerini biyolojik ve öğrenme temelli boyutlarda değerlendiren bir testtir.

  • Eysenck Kişilik Envanteri: Dışa dönüklük, nevrotiklik ve psikoz eğilimlerini ölçer.

Tematik ve Projektif Testler

Bazı durumlarda, özellikle kişilik yapılanması derinlemesine anlaşılmak istendiğinde tematik ya da projektif testlerden yararlanılır:

  • TAT (Tematik Algı Testi): Kişiden kendisine gösterilen resimler hakkında hikâyeler anlatması istenir. Bu öyküler, bireyin içsel çatışmalarını, ilişkisel kalıplarını ve duygusal süreçlerini anlamaya yardımcı olur.

  • Rorschach Mürekkep Lekesi Testi: Bireyin mürekkep lekelerine verdiği yorumlar üzerinden, düşünce yapısı ve iç dünyasına dair bilgiler elde edilir.

  • Çocuklar için CAT (Çocuk Algı Testi) gibi yaşa özgü projektif testler de kişilik gelişimini değerlendirmede kullanılabilir.

Bu testlerin tümü tanı koymak için tek başına yeterli değildir; klinik görüşme ve diğer bilgilerle birlikte değerlendirilir.

Kişilik Bozukluğu Alttipleri Var Mıdır?

DSM-5’e göre kişilik bozuklukları, benzer özelliklere sahip alt gruplar halinde üç küme altında sınıflandırılır. Bu kümeler, belirtilerin temel özelliklerine göre ayrılmıştır:

A Kümesi – “Tuhaf ya da eksantrik” kişilik özellikleri

Bu gruptaki kişilik bozuklukları, sosyal ilişkilerde mesafe, güvensizlik ve gerçeklikten kopuk düşünce biçimleriyle karakterizedir.
Alt tipler:

  • Paranoid Kişilik Bozukluğu

  • Şizoid Kişilik Bozukluğu

  • Şizotipal Kişilik Bozukluğu

B Kümesi – “Dramatik, duygusal ya da dürtüsel” kişilik özellikleri

Bu gruptaki bozukluklar, yoğun duygular, dikkat çekme ihtiyacı, dürtüsellik ve istikrarsız ilişkilerle öne çıkar.
Alt tipler:

  • Antisosyal Kişilik Bozukluğu

  • Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu

  • Histrionik Kişilik Bozukluğu

  • Narsistik Kişilik Bozukluğu

C Kümesi – “Kaygılı ve çekingen” kişilik özellikleri

Bu kişilik bozuklukları daha çok aşırı kontrol, bağımlılık eğilimleri ve sosyal kaygı ile ilişkilidir.
Alt tipler:

  • Bağımlı Kişilik Bozukluğu

  • Çekingen (Kaçıngan) Kişilik Bozukluğu

  • Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Not: Bu kümelerde yer alan kişilik bozukluklarının her biri ayrı bir yazıda ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Ayırıcı Tanısı

Kişilik bozuklukları, birçok psikiyatrik bozuklukla benzer belirtiler gösterebildiği için tanı koyarken ayırıcı tanı yapmak oldukça önemlidir. Kişilik yapısı, bireyin yaşadığı psikolojik sorunların sunumunu ve gidişatını doğrudan etkileyebilir.

Diğer Ruhsal Bozukluklarla Karışabilir

  • Psikotik bozukluklar: Özellikle şizotipal ve paranoid kişilik bozuklukları, sanrısal düşünce örüntüleri nedeniyle şizofreni ya da benzeri psikotik bozukluklarla karıştırılabilir. Ancak kişilik bozukluklarında gerçeklik değerlendirme genellikle bozulmaz.

  • Duygudurum ve anksiyete bozuklukları: Borderline kişilik bozukluğu ile bipolar bozukluğun duygu durum dalgalanmaları ya da kaçıngan kişilik bozukluğu ile sosyal anksiyete bozukluğu karışabilir.

  • Bağımlılık ve dürtü kontrol bozuklukları: Antisosyal ya da borderline kişilik bozukluklarında görülen dürtüsel davranışlar, madde kullanım bozukluklarıyla iç içe olabilir.

Eş Tanılar Sıklıkla Görülür

Kişilik bozuklukları, diğer psikiyatrik hastalıklarla birlikte bulunabilir. Örneğin; depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu gibi tanılar, kişilik bozukluğu tanısı almış bireylerde sık görülür. Bu nedenle tanılama sürecinde yalnızca kişilik özelliklerine değil, eşlik eden belirtilere de dikkat edilmelidir.

Aynı Anda Birden Fazla Kişilik Bozukluğu

Bir kişide birden fazla kişilik bozukluğu tanısı bulunabilir. Bazen aynı kümeye ait farklı alt tipler bir arada görülürken, bazen de farklı kümelerden bozukluk özellikleri iç içe geçebilir. Bu durum, klinik değerlendirmeyi daha karmaşık hale getirebilir ve tedavi planlamasını etkileyebilir.

Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kişilik bozukluğu olan bireyler çoğu zaman doğrudan bu bozukluk nedeniyle başvuru yapmazlar. Genellikle ilişki sorunları, işlev kaybı, hukuki problemler, madde kullanımı, depresyon ya da kaygı belirtileri gibi ikincil sorunlarla ruh sağlığı hizmetlerine yönelirler.

Kişilik yapısının tamamen değişmesi mümkün olmasa da, uygun müdahalelerle bireyin çevresiyle daha uyumlu ilişkiler kurması ve krizlere daha sağlıklı tepkiler vermesi sağlanabilir. Tedavi uzun soluklu ve yapılandırılmış bir süreç gerektirir.

Psikoterapi

Psikoterapi, kişilik bozukluklarının temel tedavi yöntemidir. Tedavinin amacı, kişinin kendilik algısını geliştirmek, kişiler arası ilişkilerde daha sağlıklı kalıplar oluşturmak ve dürtü kontrolünü artırmaktır.

  • Psikanalitik yönelimli terapiler: Bireyin bilinçdışı çatışmalarını ve savunma mekanizmalarını anlamasına yardımcı olarak içgörü kazandırmayı hedefler.

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): İşlevsiz düşünce ve davranış kalıplarını tanıyarak bunları değiştirmeye odaklanır. Özellikle borderline, kaçıngan ve obsesif kompulsif kişilik bozukluklarında etkilidir.

  • Şema Terapi: Çocukluk döneminde gelişen ve bugünkü davranışları etkileyen “şemalar”ın fark edilip dönüştürülmesini amaçlar.

  • Psikodrama: Kişinin içsel yaşantılarını ve kişiler arası ilişkilerini canlandırarak keşfetmesini sağlayan grup temelli bir terapötik yöntemdir. Özellikle duyguların tanınması ve sosyal rollerin çalışılması açısından yararlıdır.

  • Diyalektik Davranış Terapisi (DBT): Özellikle borderline kişilik bozukluğunda, duyguları düzenlemeye ve kendine zarar verici davranışları azaltmaya yönelik yapılandırılmış bir terapi yöntemidir.

Psikoterapiler genellikle uzun süreli ve sabır gerektiren süreçlerdir. Terapi süresince güven temelli bir ilişki kurulması, tedavinin başarısı açısından kritik öneme sahiptir.

Psikofarmakolojik Yaklaşımlar

Kişilik bozukluklarının temelinde biyolojik bir dengesizlikten çok, kalıplaşmış davranış ve düşünce örüntüleri yer aldığından, ilaç tedavisi genellikle destekleyici olarak kullanılır. Temel tedavi psikoterapidir.

  • Antidepresanlar: Eşlik eden depresyon veya anksiyete bozukluğu belirtilerinin hafifletilmesinde kullanılabilir.

  • Duygudurum dengeleyiciler: Borderline gibi duygusal dalgalanmaların yoğun olduğu kişilik bozukluklarında tercih edilebilir.

  • Antipsikotikler: Özellikle paranoid düşünce örüntüleri veya yoğun dürtüsellik gösteren bireylerde düşük dozda kullanılabilir.

İlaç tedavisi, kişilik bozukluğunu “iyileştirmez” ancak bireyin terapi sürecine daha sağlıklı katılımını sağlayacak duygusal dengeyi kurmasında yardımcı olabilir.

Kişilik Bozukluğu Hastalığı Nasıl İlerler?

Kişilik bozuklukları, birçok diğer psikiyatrik bozukluğa kıyasla daha süreğen ve kalıcı özellikler gösterir. Genellikle ergenlik döneminde belirginleşir ve müdahale edilmediğinde yetişkinlik boyunca devam edebilir.

Seyri Etkileyen Faktörler

  • Psikolojik zihinlilik: Bireyin kendini gözlemleme, duygularını tanıma ve ilişkisel örüntülerini fark etme kapasitesi, tedavi sürecinin etkinliğini doğrudan etkiler.

  • Psikoterapiye yanıt: Kişilik bozukluğu olan bireyler terapiye farklı oranlarda yanıt verir. Uyum sağlama kapasitesi yüksek olan bireylerde tedavi süreci daha verimli olabilir.

  • Eşlik eden psikiyatrik hastalıklar: Depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar, kişilik bozukluklarının seyrini karmaşıklaştırabilir. Müdahale edilmediğinde bu durumlar daha da ağırlaşabilir.

Yaşam Kalitesine Etkisi

Kişilik bozuklukları, bireyin sosyal ilişkilerini, iş hayatını ve duygusal dengelerini olumsuz etkileyerek yaşam kalitesinde ciddi düşüşe neden olabilir. Çoğu zaman kişinin kendisinden çok, çevresi bu etkileri daha erken fark eder.

Bu nedenle erken tanı, uygun yönlendirme ve profesyonel destek kişilik bozukluklarının seyrinde belirleyici rol oynar. Uzun soluklu ve sabırlı bir psikoterapi süreci, yaşam işlevselliğinde anlamlı iyileşmeler sağlayabilir.

⚖️ Etik Uyarı ve Bilgilendirme Notu

Bu sayfadaki bilgiler, depresyon hakkında genel bir farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır.
Tanı koyma, bireysel değerlendirme yapma veya tıbbi öneri sunma amacı taşımaz.

Ruh sağlığınızla ilgili endişeleriniz varsa, bir psikiyatri uzmanına veya yetkin bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmanız önemlidir.
Acil durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

Kaynaklar
  1. American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5®). 5. baskı. Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.

  2. Paris, J. (2015). Personality Disorders: A Practical Guide. 3. Baskı. Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.

  3. Cloninger, C. R., Svrakic, D. M., & Przybeck, T. R. (1993). A psychobiological model of temperament and character. Archives of General Psychiatry, 50(12), 975–990.