Psikoterapi ve psikoterapist kelimesi ülkemizde korunan bir kavram olmadığı için, her ikili ya da grup konuşması psikoterapi ya da terapi olarak ifade edilmektedir.
Psikoterapi aslında ruhsal tedavi demektir. Psiko- ve -terapi. Yani psikolojik müdahale ile iyileşmedir. Ama mahremiyet nedeniyle görüşme odasında neler konuşulduğunu kimse bilmediği için, hep bir muamma olarak kalır. Kimisi için kelimelerle iyileşmedir. Kimisi için sözcük salatası. Aslında ne olduğunu size bir benzetmeyle anlatmaya çalışayım.
Aslında görüşme sırasında size fotoğraf çekmeyi öğretiyoruz. Fotoğraf çekmenin ilk olmazsa olmazı ışıktır.
Bazen hayatımızda gece olur, karanlık basar. Depresyonda mesela… Biz size fotoğraf makinanızın diyaframını açmayı öğretiriz ki, karanlıkta da güzel gece fotoğrafları alabilesiniz. Gündüze de yanınızda bu fotoğrafları götürebilesiniz.
Bazen de tersine diyafram çok açılır. Bembeyaz ışık ve birkaç detay dışında bir şey göremezsiniz, anı ve görüntüyü kaçırırsınız. Kaygıda, öfkede olduğu gibi. O zaman da diyaframı kapatmayı öğretiriz ki, fazla ışık her şeyi bastırmasın. Hayatın diğer renklerini, ışıklarını görün fotoğraflarını çekebilin.
Işık ayarlandığında sırada odak ayarı var. Bazen odağı belli bir kişiye, objeye öyle odaklarız ki… Obsesyonlar, takıntılar, fobiler gibi. Arkadaki manzara kaçar. Geniş açıya nasıl geçeceğinizi öğretiriz. Bazen de manzara çekeceğiz derken çok güzel çiçeklerin, böceklerin, can dostlarımızın ve yakınlarımızın güzel pozlarını kaçırırız. O zaman da odaklamayı öğretiriz. Her gördüğümüze değil ama. Kimlere odaklanmak istediğinizi hissetmeyi öğretiriz.
Bazen de odak doğrudur, ışık doğrudur ama en iyi perspektif, en iyi açı yakalanamamıştır. İlişki sorunlarında, aile ve sosyal problemlerde mesela. O zaman da perspektifi, bakış açısını ve fotoğraf çekme açınızı değiştirmeyi öğretiriz ki, en güzel pozları, en güzel görüntüleri yakalayabilesiniz.
En önemlisi de hazır fotoğraf çekip, size vermeyiz. İyi psikoterapistler fotoğraf çekmezler, nasıl fotoğraf çekileceğini öğretirler.
Bazıları e tamam ama bunlar lafla olmaz, lafla peynir gemisi yürümez diyebilir. Hareket lazım, eylem lazım diyebilir. O zaman da Psikodrama var.