Pandemi ile birlikte tüm alışkanlıklarımız değişirken aile ve eş ilişkileri de değişmeye başladı. Hayatı eve sığdırmaya çalıştık fakat bazen evlerimiz ilişkilerimiz için dar geldi. Pandemi dönemi Çin’de boşanmaların arttığı çalışmalarda gösterilmişken, biz de günlük pratiğimizde ilişki sorunlarının arttığını görmekteyiz. Eşler, ebeveyn – çocuk, kardeşler arası ve daha bir sürü… Hayat evin içine girince, biz de birbirimize daha çok maruz kaldık, tahammül ettik. Ya da edemedik…
İlişkilerde mutlak eşitlik nadir rastlanan bir durumdur. Eşler farklı durumlarda farklı taraflar için eşitsizlik ve ayrıcalık yaratarak, bir nevi durumsal olarak dans ederek dengeyi sağlamaya ve ilişkiyi sürdürmeye çabalar. Ama nadir olmayan biçimde bazen özellikle bir tarafında daha çok taviz verdiğini ve “bakım aldığını” görürsünüz. İşte erkeğin daha çocuk gibi olduğu durumlarda akla Peter Pan Sendromu akla gelir.
Peter Pan Barrier tarafından yazılmış, büyümeyi reddeden bir çocuğun hikayesidir. Psikiyatride tanı kitabımıza girmese de ilk olarak 1983 te Dan KİLEY tarafından yayınlanmış ve yine tutumları ve davranışları ile büyümeyi reddeden çocuklar için kullanılmıştır. Aslında ilk olarak Jung “Puer aeternus” yani geçmeyen çocukluk olarak tanımlamıştır. Bu kişiler işlerini organize edemeyen, karar veremeyen, uzun süreli ya da duygusal derinliği olan ilişkiler kuramayan kişilerdir. Daha çok günlük yaşarlar. Paralarını yönetmeyi bilmezler. İlişki kurdukları arkadaştan ya da karşı cinsten “bakım” beklerler. Çünkü çoğu zaman onlara bakan biri olmuştur.
Bağlı mı Bağımlı mı
Bazen anne babalar çocukları büyüyünce kendilerine bağlı olsun istedikleri için fazla verici davranırlar. Bir diğer sık motivasyon da “Biz görmedik, o görsün” ya da “Biz yapamadık o yapsın” olur. Evet anne baba çocuğun ihtiyaçlarını karşılamalıdır, fakat yaşına göre ihtiyaçlarını kendi karşılamayı da öğretmelidir. İşte bilinçli olmasa da, bağlı olması için karşılanan ihtiyaçlar bazen çocuğun bir beceriden yoksun büyümesine neden olur. Eğer yoksun kalınan beceriler artarsa da, büyüyünce Peter Pan olur.
Dışa bağımlılık politikada da psikolojide de iyi değildir.
Bağımlılık ihtiyaçlar ekseninde ortaya çıkarken, bağlılık sevgiyle duyguyla ortaya çıkar. Bağlılık için koşulsuz sevmek yeterlidir. Her dediğini yapmak, kızmamak gibi koşullara bağlı değildir. Hatta bazen sevmek, bağlı olmak kızmayı, dur demeyi gerektirir. Hiç çocukluğunda dur denmemiş kişi, erişkin hayatta her dur dendiğinde ya üzülür, ya sinirlenir. Çocukken üzülmesin dediğiniz çocuk, erişkin hayatı boyunca üzüntüye ve öfkeye mahkum olur.
Duygusal alışverişin mutluluk getirdiği ilişkiler yaşamanız dileğimle