Fedakarlığın, vazgeçebilmenin ve paylaşabilmenin bayramıdır aslında Kurban. Her ne kadar giderek somut olarak kurban kesmek ve et yemek üzerine bir bayram haline gelse de, bence hüzünlü bir hikayesi var.
Hikayeyi uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Hz. İbrahim’in uzun süre çocuğu olmayışı, sonrasında Hz. İsmail’in doğuşu ve rüyasında onu kurban ettiğini görmesi. İnancı uğruna en sevdiğinden vazgeçebileceğinin göstergesi…
Hepimiz inancımız, sevdiklerimiz uğruna fedakarlık yapıyoruz. Bazen vazgeçebiliyoruz bazı şeylerden. Çocuklarını okutmak için saatlerce çalışan babalar… Uykusuz geceler geçiren anneler… Kardeşlerine sahip çıkan abiler, ablalar… Sevdiği insan içinde acılara katlanan aşıklar… Bayram tatil dinlemeden çalışan emektar insanlar… Biz Alperle uzun uzun konuştuk bunları (YouTube) . O fedakarlıkların küçük hatırlatıcısı bu bayram…
Ama kaçırdığımız iki şey var. İlki Hz. İbrahim’in hikayesinde. Allah koçu belki de ödül olarak gönderirken, aynı zamanda uyarıyor. “Oğul istedin, verdim. Bunun karşılığında yine oğul feda etme. Fedakarlıkta ölçülü ol.” diyor belki de…
İkincisini de şimdi kaçırıyoruz. Vazgeçtiklerimizin, “kurbanlarımızın” farkında olmayarak, bayramı sadece yemeden içmeden ibaret görerek…
Allah kurbanlarınızı ve fedakarlıklarınızı kabul etsin…
Nice mutlu bayramlara…